Bir zamanlar bulutların üzerindeki sarayda yaşayan yüzü cildi pamuk gibi yumuşak, gözleri ceylan gibi güzel mi güzel narin mi narin Doğa Naz Prenses yaşarmış. Babası kral, kızı prenses Doğa Naz’ın rahat olması için elinden geleni yaparmış. Prenses Doğa Naz’ın kuş tüyünden yastıklarla döşeli yumuşacık yatağı varmış ama karyolası artık ona küçük gelmeye başlamış. Bu sıkıntısını babası krala söyleyince kral  hemen sarayın marangozlarına, “Kızımın rahat edeceği yeni bir karyola yapın.” diye emir vermiş.  Yaver hemen bir koşu gidip Prensesin boyunu karışla ölçüp, marangozlara talimat vermiş. Yaver marangoza karyolanın 15 karış olması gerektiğini söylemiş. Marangoz da hemen işe koyulmuş.  En güzelinden bir karyola yapıp, güzelce boyayıp, süsleyip,  yavere haber  göndermiş. Yaver hemen adamları çağırmış ve karyola Prenses Doğa Naz’ın odasına taşınmış. Tüm saray hizmetlileri yatağın etrafında pervane olmuş,  hemen yatağı sermişler çarşafları açmışlar ancak o da ne prenses yatağına sığamamış. Yatağa sığmaya çalışan Prenses, ne yaptıysa da yatağa tam yerleşememiş,  uykusu kaçmış.  Gecenin bir yarısı hemen kral babasının yanına gitmiş ve üzüntülerini dile getirmiş.  Kızının üzüldüğünü gören kral hemen yaverine seslenmiş.

– Yaver, bu nasıl iş? Bu karyola neden küçük olmuş?

Yaver kem küm etmiş ama ölçüyü kendisinin aldığını söyleyememiş krala. Bunun   üstüne kral marangozu huzuruna çağırtmış.

– Söyle bakalım marangoz efendi, bu karyola neden küçük oldu?

Marangoz: “Kralım, yaveriniz 15 karış dedi ben de 15 karış yaptım.” diyerek eğmiş boynunu.

Kral bir anlam verememiş  ve bu kargaşayı çözene bin altın vereceğini söyleyerek ülkenin dört bir yanına tellallar göndermiş.   “Ey ahali! Duyduk duymadık demeyin prensesimizin ölçü sorununu çözene  bin  altın verilecektir.” diye günlerce sokak sokak gezmiş tellallar. Bin altını duyan pek çok kişi, sorunu çözeceğine dair başvuruda bulunmuş. Ancak birçok kişi denese de başarılı olamamış. Ta ki Mehmet  Demir adlı bilgin ortaya çıkana kadar. Bilgin Mehmet Demir saraya gelmiş.  Yaver ve marangozu yan yana getirmiş. Her ikisinin de elini ölçmüş ve marangozun ellerinin yaverden daha küçük olduğunu anlamış.  Bunun üstüne kral Mehmet Demir’e, “Ne yapmak lazım o halde?” diye sormuş.  Bilgin Mehmet Demir de, “Kralım bu kargaşayı çözmenin tek çaresi standart ölçü birimi  kullanmaktır. Sorun ancak o zaman çözülür.” demiş ve o ülkede o gündür bugündür standart uzunluk ölçü birimi olarak metre kullanılmış.