TERSİNE YANMAK / EMRE KARAKAYA
dilimin ucunda tanrı katına çıkmaya hazır bir öfke
kuşların kanatları kırılmış, koparılmış ellerimde
gelemiyorum yanına, sessiz bir düşe uçamıyor kollarım, kuşlar gibi tıpkı
susuyorum, çok susuyorum, dudaklarımı parçalayıp yere tükürüyorum
hayalin eski, hâlâ mum ışığıyla aydınlanıyor bir kafeste
seni ürkütmemek için kalbimi durduruyor ve bunca birikmiş
haksızlığı, yalnızlığı ve acıyı dinliyorum!
hiç söylemediğim cümlelerden kesikler açılıyor etimde
“beni neden böyle bir başıma bıraktın?” diye fısıldıyor/bağırıyor/um
insanların sadece bir duvar olduğunu duyuyorum, bir ses
bir ses hiç insanımın olmadığını söylüyor
kimsin, kim diyorum, kim olduğunu biliyor musun?
kalbimi kalbine kocaman açtığım sendin, biliyor musun?
kanım donuyor, başım bir giyotinle kesilip düşüyor ayaklarına
çocukluğumun geçtiği sokaklar yıkılıyor ardı ardına
odam yanıyor, annemin yazması yastığıma küsüyor
“beni böyle sensiz bıraktın, neden?” diyecek kadar kızıyorum tanrıya, sana
senin işin nedir tanrıyla, bilmiyorum
anlamıyorum, öyle çok acı var ki öyle çok pişmanlık
ve insan çok yalnız kalınca kim tanrıydı şaşırıyor
ve hatırla, kabul et bu, bu bana açtığın bir mezardı
ayaklarımdan başlamıştım yanmaya tersine bir kibritin
pencere açıktı, kanım atmosfere karışıyordu
ve orada, tırnaklarımı karnıma geçirdiğim yerde çarmıha çakılmıştım
dilimin ucunda arştan dönen bir duayla
yok oluşun yansımasıyla parçalanan aynada