LOADING...

En üste git

Eylül 17, 2024

BABAM GELDİ / YILMAZ BİNTEPE

 

 

Bu dünyadan değildin ya da bu dünya zaten yoktun

Sen uyurdun

Rüzgarın yalımı tüm otları boğardı

Önüne düşen başını kaldıran anne

Çocuklarının yüzüne bakardı

Kimsenin kimseyi tanımadığı bir yasın dumanı yakardı gözlerini

Ah babam  annemi senden çok sevdiğim için kızgınım

Biraz da  buruk

 

Üstümden dökülen bu kalıntılar da ne

Kimin evi yanıyor hâlâ

Ve hangi günah sana döndüğümde senden pak olmaz

Trenin sesi tok bir çocuğa ninni babasından

Raylarda ezilen paraların büyüklüğü avutuyor beni

 

Düş yakamdan ey hayal

Nedir ki zaman dediğin

Olduğunu hep olur kıldığı bu evrende bir yıkım mı

Denizin orta yerinde gökyüzü ne kadar berrak

Yüzün mü yoksa astarı mı mavinin

Yırtsam, ellerim değer mi yüzüne

Ve göz yaşlarını siler mi

 

Sen yoksun ya da ben hiç doğmadım

Yanlış giden bir doğrunun kurbanlarıyız belki

“Birlikte yıkandık” dediğimiz nehrin üstünden geçiyor bilmem kaçıncı  tren

Kızılcık ağacına yaslanmış bir çift göz izliyor bizi

İki vagon arası ha koptu ha kopacak

Bu şüphe kemiriyor aldığımız nefesi

Ah annem seni seviyorum, acınaklı kahramanların pelerinlerinden çıkar beni

Aldırış etme kalbimin gereğinden fazla sesine

Salyası düşen her köpek ürkütür zati, büzüşüyorum

Affet baba zaten çoktan affettim seni.

 

Taşları ördü…İçerisi gittikçe karardı…Karartılar artıkça kalbinin hızı azalıyordu. Fenerin ışığını örme duvarın son tuğlayı koyacağı yere tuttu. Malayla artan harcı aldı. Malzemeleri çuvala koyup ağzını kapadı. Yeri hazırdı, üstünü değişti. Şişedeki suyla ellerini ve yüzünü yıkadı, saçlarındaki tortuyu da aldı. Mektubun üzerine adını yazmadı. Kim olduğunu bilirlerdi veya bilmezlerdi hiç umursamıyordu. O kadar uzun mu kalacak orada? Kıyafetlerini giydi. Yastığın üstüne koyduğu annesinin resmini görecek şekilde yan döndü. Babası sırtında kalmıştı. Gözü…

 

Abi yeter okuma! Zil çalıyor, vallaha zil çalıyor! Bak sana ne dedim babam sözünü tutar, geldi; gördün mü?

 

Loading

Sosyal Ağlarda Paylaş:
Önceki Yazı

YARIN, ŞAFAKTA / VİCTOR HUGO – ÇEVİRİ: NURAY CİHAN GÜNDÜZALP

Sonraki Yazı

TERSİNE YANMAK / EMRE KARAKAYA

post-bars

Bir Yorum Yapın