OKULA BAŞLAMA / ELİF KILIÇ
O felaket ve acizliklerle geçen günlerden sonra ailem toparlandığımı sanıyordu. Okula başlama vaktimin geldiğini düşündüler, ilkokul birinci sınıfa yazıldım. Küçük bir şehirde yaşadığımız için herkes birbirini tanırdı. Sınıfa ilk adımımı atığımda bir çok çocuk yüzü tanıdıktı. Yüzleri ne kadar da güzeldi. Çocukların çığlıkları kulağımda yankılanıyor, anne beni bırakma diye çığlık çığlığa ağlıyorlardı. Bense annemin ceketinin kolunu kavramış ağlayan çocukları seyrediyordum. Uzun boylu, beyaz saçlı öğretmen yanımıza gelerek “Buyrun hanım efendi, arka sıra boş. Kızınızın ismi ne ?” diye sordu.
Annem bana iç geçirerek baktı ve ismimi söyledi.
Yavaş adımlarla annemi geride bırakıp arka sıraya oturdum. Anneme seslenip, “Anne bak ayaklarım havada sallayabiliyorum” dedim.
Annem ve öğretmenim gülümsedi.
Annemin el sallayıp “Allaha emanet ol prensesim” dediği an anladım, annemin gideceğini, çocukların anne beni bırakma diyerek ağladığını. O an çok korktum. Annem de beni terk edecekti.
Anne beni bırakma ne olur diye bağırmak istedim. Yapamadım. Annem ben farkına varana kadar gitmişti. Diğer anneler de gitti. Annelerimiz bizi terk etti. Öğretmen umursamazca konuşmaya başladı.
“Çocuklar anneniz sizleri almaya gelecek. Şimdi sizi tanımak istiyorum şu sıradan başlayalım.”
Öğretmen herkese sorular soruyordu.
Sıra bana geldiğinde, bir çocuk ayağa kalktı. “Sen şu babası çarpan kız değil misin? Gözlerin çok korkunç. Nereye baktığın beli değil” dedi. Herkes gülmeye başladı. Küçüldükçe küçüldüm. Bir toz tanesi kadar kaldım. Kendimden nefret ettim, bağırıp çağırmak istedim. Hem de bir dönem boyunca…
Fakat ne fayda?
Dönem boyu neredeyse aynı alaylar, lakap takmalar, iğrenmelerle geldi geçti.
Dönem sonunda annem karnemi almaya geldi. Sınıfta herkesin karnesinde çıkartmalar vardı. Bende boş bir kağıt parçası.
Annemle öğretmenin konuşmasını duydum: “Kızınız okuma yazma bilmiyor derslerde ya resim çiziyor ya da sırayı karalıyor. Kızınız pek de normal değil. İlerde pek bir beklentiniz olmasın açıkçası.”
Annemin sessizlik içinde bana bakışlarından çaresizliğini okullu Elif olarak gördüm.
11 thoughts on “OKULA BAŞLAMA / ELİF KILIÇ”
Okula atılan ilk adımda, bir çocuğun ufkunun daraltılarak beklentiyle karşılaşması ve yetişkin dünyasına kurban edilmesi ne güzel anlatılmış. Kalemin daim olsun. Çocuk zihnini örseleyen okul mekanikliğinin sorgulanması… Belki de okula başlarken anneden ilk ayrılışla okula bir yabancılık hissi oluşur ama okula gidip geldikçe yabancılığın ortadan kalkmasıyla birlikte daha farklı bir yabancılaşmayı da beraberinde getirir, yetişkin dünyasınca bir kalıp oluşturma çabası sonucunda kendin olabilmeye izin verilmemesi. Çocuğun geriye tek bir şansı kalıyor, onun dünyasını anlamaya çalışabilen kişiliğe denk gelmek. Sade anlatım, çocuk dili, öykünün göstergeleri çok hoş.
Çok güzel analiz etmişsiniz, teşekkür ederim. Vurgulamak istediğim buydu. Çocuklar annelerinden ilkokul birinci Sınıfta ilkez ayrılırlar. Her çocuk annesinin terk ettiğini düşünür.
Kalemine yüreğine sağlık. Yaralarımız geçmiş gibi görünüyor dışarıdan bakana. Ah! Biri içimizi dışımıza çevirse, kabuk bağlamış yüzlerce yaradan ibaret korkunç bir silüet ortaya çıkar, herkes kendi aynasından kaçar. Devamını dilerim 🙏
Teşekkür ederim. Bakış açınıza hayranım hocam.😊
Kalemine sağlık. Selahattin Hoca’mın analizi üzerine yeni bir şeyler katmak benim için mümkün değil. İlkokul öğretmeni olarak hassasiyetime yeni bir hassasiyet kattın. Kalemin daim olsun.
Size birşeyler katıysam ne mutlu bana.
Elif kendi yaşam deneyimlerinden çıkarak anlamlı öyküler üretiyorsun. Kalemin daim olsun.
Teşekkür ederim.Arkamda siz ve öğretmenlerim olduğu sürece daha güzel öyküler çıkaracağıma inanıyorum.
Başarılarının devamını dilerim cok guzel olmuş yüreğine saglik.
Teşekkür ederim 😊
Başarılarınızın devamını dilerim yeni yazarımız.Akıcılığı,sadeliği ve etkileyiciğiyle birçok kitleye yeni bakış açıları kazandırdınız ve bu büyük bir başarı benim gözümde.yeni öykülerinizi ve romanlarınızı bekliyorum.