ÇEHOV ÖYKÜSÜNDE MÜZİK İZLEĞİ ÜZERİNE BİR DENEME / İDRİS ERDOĞDU
“Çiftlik Evinde”-Tchaikovsky – Violin Concerto in D major, Op 35- Göstergeler arası çeviri!
1893-1895 yılları arasında yazdığı öykülerden biri olan “Çiftlik Evinde” öyküsü iflasın eşiğinde olan toprak sahibi Pavel İlyiç Raşeviç (eski düzenin temsilcisi) ile yoksul esnaf çocuğu olan sorgu yargıcı Meyer ( yeni düzeni temsil eder) arasında geçen diyalog daha doğrusu Raşeviç’in monoloğunu anlatır. Çehov bütün öykülerinde olduğu gibi bu öyküsünde de katmanlı bir anlatıyı tercih etmiştir. Seçtiği kahramanlarla eski ve yeni toplumsal katmanlar temsil edilirken, Çehov öykünün odağına elitizm ve Sosyal Darwinizm tartışmasını koyar. Statükonun patavatsızlığı cehaletin nobranlığıyla birleşir. Çehov bu birleşimi kara mizahla harmanlayarak okuyucuya sunar.
Yazımızın konusu aslında metnin sosyolojik ya da psikolojik incelemesinden ziyade yazının matematiğine paralel belki de onunla içkin olan yazının müzik izleğini takip etmek. Bir nevi göstergeler arası çeviri yapmak. Çünkü Çehov diğer öykülerinde olduğu gibi bu öyküsünde de adeta bir müzik eseri besteler ya da bestelenmiş bir müzik eserini yazıya aktarır. Dilsel olmayan bir dizgeyi dilsel dizge haline getirmek. Çehov’a dair şu ana kadar okuduğum kaynaklarda herhangi bir açıklamaya rastlamadım. Bu ancak benim bir hezeyanım olabilir. Bildiğim kadarıyla Enis Batur’un müzikteki füg formunu yazıya aktaran denemesi dışında Türkçe edebiyat metinlerinde bu tip bir çalışma yok.
Sephukov’da ki malikânesinde hayatını devam ettirdiği dönemde bir taraftan hekim olarak kolera salgınıyla mücadele ederken diğer taraftan öykülerinde yeni denemelere girişir.
Rusya bürokrasisindeki çürümenin kamusal alana yansımasını anlattığı” Kimliğini Saklayan Adam” (bazı çevirilerde” kimliği bilinmeyen adam” olarak da geçer) öykü sansüre uğramasa da ciddi tartışmalar yaratır.
“Çiftlik Evinde” öyküsü tam bu dönemde yazılır. Sosyal Darwinizm diye tanımlanan faşist bakış açısını eleştirdiği öykü kanımca aynı zamanda bir müzik eseri niteliği taşır. Kurgusunda senfonik bir eserin geçişlerini anımsatan kompozisyonlar vardır.
Adagio tempoda yumuşak halılar üzerinde başlayan konuşma sanki çello için yazılmış bir minör sonat belki de konçerto. Raşiçev gecenin on birinde hiç de hâkim olmadığı bir alanda yoğun duygu barındıran beyaz kemik siyah kemik teorisini anlatır. Konuşma sürerken arkada porte üzerinde yazılı notaları takip eden çellonun gergin tellerine dokunan yayın çıkardığı sesleri duyarız. Ara ara piyanonun yumuşak tuşlarında gezinen parmakların sorgu yargıcı Meyer’in sakinliğini bize anımsatır. Raşiçev’in inişli çıkışlı ruh hali elini kolunu bir yere sığdıramaması ve yan odada sabırla bekleyen kızların yavaş yavaş taşan sabırlarını prestissimo çıkışlarda gözlemleyebiliyoruz.
Her ne kadar girişte andante tempo olsa da sonat Raşiçev’in coşkunluğuna paralel majör allegro prestissimo tempoyla devam eder ve Darwin’ci olmakla övündüğü sahnede müzik yükseldikçe yükselir. Kemanın solo geçişlerinde Meyer’in sessiz ama gergin ruh halini hissederiz. Viyolonselin arkadan majör sesi Janya ve İrina’nın çırpınışıdır adeta. Meyer’in Raşiçevler’den ayrılışıyla gerilimin düşeceği zannedilirken ta tersi orkestra gecenin gerilimini tüm çalgılarla senfonik bir ritimle hissettirir.
Sessiz bir ağustos gecesinde kayan yıldızların sesini flütün namelerinde hissederiz.
Meyer ayrıldıktan sonra keman allegro tempoda solo geçişini tamamlarken. Tüm yaylılar gecenin sonunda zehirli kurbağanın çırpınışını, kızların histerisini ve hikâyenin bitişini müjdeler.
Nasıl ki diller arası çeviriler varsa keşke görüngüler, semboller arası çeviriler de olsa. Yazığım bir metnin bir mekan; örneğin bir ev ya da bir tekne ya da bir bahçe olarak nasıl çevrileceğini hep merak etmişimdir. Betimlemekten ziyade zihnin nesnesini görünenin öznesi haline getirmek, güzel olmaz mıydı?