FARHA / SADIK ÇİL
Ürdünlü yönetmen Darin Sallam’ın ikinci uzun metraj filmi Farha (Mutluluk) gençliğe yeni adım atmış Farha’nın gözünden Filistin topraklarının İsrail tarafından boşaltılmasının hikayesini anlatıyor. Film “Nakba” olarak adlandırılan felaket yılı 1948’te geçiyor. İlk sahneden itibaren Farha’nın yaşıtlarından çok farklı bir karaktere sahip olduğunu görüyoruz. Arkadaşları meyve toplayıp şarkı söylerken o ağacın altında kitap okumayı seçer. Farha dik başlı, asi ve şehre gidip okuma hayali olan bir kızdır. Kur’an hocası Suad kına gününden bahsedip kızlara darısı başınıza dediğinde Farha’nın biz çocuğuz tepkisiyle karşılaştığı onun oradaki yaşamdan farklı baktığını gösterir önemli sahnelerden biridir. Bunun için babasıyla tartışmaktan çekinmez. Okul hayalini her fırsatta dile getirir. Genç yaşta evlenmeye karşıdır. Filmin buraya kadar kırsalda yaşamın kız çocukları için ne kadar zor olduğu ve buradan kendine bir çıkış arayan Farha’nın hikayesi olarak ilerleyeceğini zannederken uçak ve bomba sesleriyle bambaşka bir yere sürüklenir.
İsrail askerleri bir hainin rehberliğinde köyü boşaltmaya başlar. Ebu Farha ( Farha’nın babası) Farha’yı kilere saklar ve silahını alıp gider. Yönetmen filmin bu aşamasını kilerdeki Farha’nın gözünden verir. Babası en büyük hayali şehirde okumanın iznini vermişken, yaşadığı köy boşaltılıyordur ( nakba). Kilerden dış dünya ile tek bağlantısı seslerdir. Seslere göre olup biteni anlamaya çalışır. Tam bu sırada bir aile evin avlusuna gelir. Onlarla iletişime geçip kurtulmanın umudunu yaşarken İsrail askerleri çıkagelir. Ailenin yetişkinleri ve çocuklar öldürülür. İsrail askerleri bununla yetinmez kundaktaki bebeğinde ölüm emri verilir ve bebek öldürülür.
Bebeğin öldürülmesi abartılı gelmiş olabilir. Ancak hemen aklımıza seksenli yıllarda televizyon ekranlarında görmeye alışık olduğumuz sahneler geliyor. İsrail askerinin ele geçirdiği bir gencin dirseğini taşla parçaladığı sahneyi hatırlarsınız. Yine televizyon ekranlarından izlediğimiz ailesi ile sahilde denize giren çocuğun keskin nişancılar tarafından öldürüldüğü sahne film şeridi gibi gözümüzün önünden geçiyor.
Yönetmen filmi karanlık kilerden verirken 1948 ‘den beri karanlığa sıkışan, çaresiz ve başkasının yardımına muhtaç Filistin’in resmini çizmiş izleyiciye. Ufukta umut görünmemektedir. Farha kilerden çıkmayı başarır ancak yalnızdır. Her taraf yakılmış, yıkılmıştır. Mutluluğun şahidi salıncak tahrip olmuş, etrafta kimseler yoktur. Farha hainlik, terkedilmişlik ve yalnızlıkla baş başadır. Bugünkü Filistin’e ne kadar benziyor değil mi?
Ancak filmin can yakıcı gerçekliği karşısında İsrail hükümeti filmi yayınlayan mecraya (Netflix) “yanlış bir anlatı yarattığı” gerekçesiyle kınama yayınladı. Yine İsrail hükümetince provakatif ve yalanlarla dolu olarak nitelendirildi. Yaşamayan bilemez gerçeğinden yola çıkarsak anlatılan bu hikaye hepimizin kendimize ithaf ettiği değerlerden arta kalan bir sorumsuzluk çılgınlığı değil midir asıl?
2 thoughts on “ FARHA / SADIK ÇİL”
Harika bir yorum olmuş sadık. Ellerine emeğine sağlık.
Teşekkür ettim Gökhan