HASBELKEDER / TANER NART
Bülent Gökgöl ve Hasan Hüseyin Gündüzalp için
elverişli bir eğim değil eğildiğiniz
tanrının yaşadığı yaşamdışılık
safi uçurum ve fakat
aslından ayrılınca müsvedde mi olunuyor orda
ışık mısınız likit misiniz
bir bildiğim rest çekip oyunu bitirdiğiniz
dünya konuğu da olsak
maharet mi onca uzağa gitmek
geçkin ve haylaz iki kardeş çocuk
hanginiz unuttu annelerin erken dön tembihini
hanginiz bıraktı acının dudağına o kırık ıslığı
dokunsan doluksuyor şu buzul şubat bile
daim mağrur durmak imkansız
anımsanan her ana burulmanın mağduruyum
küllenir yerden olsa neyseydi
sibirya’ya sokulsam da soğumayan yerden tutuşturdunuz
tele pervan mızrap da bilsin havar eden havari de
incelik hürmetine sadağından sarkmıyor iyiliğin çatısı
sağanak sağan eller delicoş delili değil mi bunun
yahut kuşlar içsin için işlek gözlerini susan çocuklar
fesat aklım almıyor sizinki alır mıydı bilmem
nasıl bir hakimiyete sahipti de
öd koparan güzellik bir düğmeye ram olurdu
erguvanlar menekşeler şebboylar
öyle çılgın bir tekerrür ki
yakamoz hışırdasa amentünün aşk olduğu aşikâr
aşk ki müridi bir en eski tarikat
sathın altına saklanabilen kor külhan
yalnız yalın bir yanlışlıktır söylenegelen
hasbihal edebilseydik eğer
biricik meseleydi elbet
düşle gerçeğin uzlaşmaz mesafesi
Coşça kal, sayfa 68-69, Mühür Kitaplığı, 2019.