LOADING...

En üste git

Temmuz 28, 2023

LES INTRANQUİLLES / HUZURSUZ   / KAYRA ADALI

 

 

Joachim Lafosse imzalı 2021 uluslararası ortak yapımı ‘Huzursuz’ filmi  prömiyerini Locarno’da yaptı ve Altın Leopara aday gösterilmişti. 74.Cannes Film Festivalin’de de ana yarışmada Titane karşısında başarı elde edemeyen filmlerden.

Film ana karakter olan Damien’in bipolar hikayesine odaklanırken eşi ve çocuğunun bu duygusal bozukluk karşısındaki mücadelesini konu ediniyor. Continuer / Yola Devam ve After Love / Aşktan Sonra filmlerinden hatırlayacağımız Lafosse, Huzursuz’un senaryosunu yazarken fotoğrafçı olmak isteyen bipolar babasıyla yaşadıklarından esinlenmiş. Belçikalı sanatçı Piet Roemdonck’un yapıtları ve kişiliğiyle de şekillenmiş senaryo.

Film, eşi Leila ve oğlu Amin’in gözünden bipolar bir aile ferdiyle –Damien- yaşamanın en iyi örneklerinden biri. Yer yer gerilim öğeleriyle süslenmiş, hareketli kameralar ki manik epizottadaki o enerji patlamasına gönderme yaparak ilerliyor.

Bir bipolarla yaşamak neden zor? Film boyunca çoğumuzun düşündüğü soru bu olsa gerek. Günlerce uykusuz kalmaya, tükenmeyen enerji ataklarına rağmen ilaç almayı neden reddeder bir bipolar? Damien’in gözünden baktığımızda bunun huzursuzluk yaratacak nesi var?

Bilinen yönüyle bipolarlar genel olarak sanatın her hangi bir dalına eğilim duyar ve yüklü enerjisini uğraştığı dala yansıtarak hafifletir. Aslında bipolar rahatsızlık, yani duygusal ani ve hızlı geçişler lityum eksiliğinden kaynaklanıyor. Ana karakterimiz Damien ise genel olarak Mani’de ve lityum düzeyi anladığımız üzere oldukça düşük.

Damien’i izlerken oğlu Amin gibi huzursuz, rahatsız ve gergin hissedeceksiniz. Amin’i oynayan Gabriel Merz Chammal’ın oyunculuğuna hayran kaldım açıkçası. Bayıldığımız İsabelle Huppert’in torunu olduğunu öğrendiğimde hiç şaşırmadım. Son dönem çocuk oyuncuların başarısı hepimizin gözüne çarpıyordur muhtemelen.

Damien sanat kariyerinde kendisine kattıkları için bipolar olmaktan çok da rahatsız değil. Ama geçirdiği ataklardan ailesi oldukça huzursuz ve bu duygusal dengesizliklerle mücadele etmek oldukça zor. Film bu açıdan empati kurma konusunda eksiksiz her ne kadar sonunu başarılı bulmasam da.  Bir çoğumuzun kendi hayatına da, yapıp ettiklerine ve yaşadıklarına da odaklanarak inceleyen film görsel seyri yüksek bir yapıt olarak karşımızda duruyor.

 

İyi seyirler.

Loading

Sosyal Ağlarda Paylaş:
Önceki Yazı

AYNA – İDRİS ERDOĞDU

Sonraki Yazı

M. FIRAT PÜRSELİM’LE SÖYLEŞİ / KOLEKTİF

post-bars

Bir Yorum Yapın