ZAMANSIZ ERKEK / BARAN ARSLAN
Eyüp Sultan’a yaptıkları fayton seferi uzun sürdü, yoruldu.
Gül suyu serpilmiş odaya geldiğinde kafasını acıtan kavuğunu başından çıkardı. Boynunda kırmızı iz çıkaran pelerinini çözdü. Terden sırılsıklam olmuş kaftanının düğmelerini açtı. Kılıcını, parlak mavi örtü işlemeli karyolanın yanına bıraktı.
Dışarıdaki fısıltıları duydu. Kapı açıldı, içeri cılız bir rüzgârla, sonsuz bir gürültü doldu. Saraylı kıyafetleriyle annesi, teyzesi, halalarından oluşan kadınlar içeri girdi. İşlemeli entarisini özenle giydirdiler. Kadınlar sonsuz bir gururla onu izlerken, o beyaz entarisinin altında kınalı elleriyle pipisiyle oynuyordu.
Odadan dışarı çıktığında tefli, zilli, davullu alay çığırtkanlığa başladı. Sesten kaçmak için başını öne eğdi, kulaklarını kapadı. Başını okşayan, sırtını sıvazlayanlar arasında mor kadifeli tahtına yürüdü. Tahtın yanında keskin bıçağını bileyen celladıyla göz göze geldi. Babasını, annesini aradı gözleri, göremedi. Geri çekildi. Kaçmaya çalıştı. O an iri kıyım adamlar kollarına girdi. Onlarca el üzerindeydi. Kurtulmak için tüm gücüyle bir hamle daha yaptı, sağa sola tekme savurdu.
Sarhoş cellat onu kalabalığın arasından çekti, çıkardı. Omuzundan kavradığı gibi tahta fırlattı.
Yapmayın, kesmeyin, istemiyorum, kıymayın bana diye yalvarıyor, ortalığı inletiyordu.
Üzerine iyice abanan, seyretmekten haz duyan kalabalığa celladı, bacaklarını sıkı tutun, kapatmasın diye böğürdü.
O an çalgı çengi sustu. Erkekliği meydandaydı.
Cellat, dualarla, tekbirlerin karıştığı an pipisini kesti.
3 thoughts on “ZAMANSIZ ERKEK / BARAN ARSLAN”
Elinize emeğinize yüreğinize sağlık Okurunuz bol olsun
Tebrikler 👏👏👏
Yüreğinize sağlık, okurunuz bol,kaleminiz daim olsun