ESİNTİSİNİ SEVDİĞİM / SENCER BAŞAT
Arnavut uçurumunda
küskündür ağaçlar gökyüzüne
“Ağlayan ağaç” derler
Nazım’ın seksen yıllık
“Salkımsöğüt”üne
Kaldırımında
bastığı toprağı yadırgayarak
yürür zaman
satın alınamayan sokaklarında
tarihi bir soluktur insan
Dağında
asılı kalmıştır yalnız bir ay
yıldızların ne kadar
uzak olduğunu
insandan önce keşfetmiştir
o yalnız ay
Şarabında
saklıdır belki gülüşüm
dağ ve düğün şarkılarında
gümrah gibi fışkırır hüzün
eminimHayyam’a haber vermemiştir
o bağda
ayaklar altında ezilen üzüm
Ataların ruhunda
yaşamın özü deyişlerin
binlerce yaşanmışlığın özeti
bir çocuk, bir ağaç ve bir kitap
bugünden bıraktığın sade geleceğin
İnsanında zerresi yok
umudun ve düşün
belki de yanı başındadır
uzaktan fısıldanan ölüm
yok oluşunda değil gözüm
özetlenen hayatlar
bıraktı dün bize gün be gün
inadım herkesi yaralar
zaten bir testi şarap kadar
kırılgan gönlüm