SERAMİK HİSSELERİ HALKA ARZ OLUYOR / YILMAZ BİNTEPE
Esinti geliyor, alıyor musun denizin kokusunu, gerçi sen de oradan geldin değil mi, ne kadar da komik, geç dalganı, tabi canım hiç geçer misin dalganı, peki son bakıştaki ‘müstehzi’ bakışa ne demeli, o kelime öyle değilmiş, olmasın bırak, sen anladın ne demek istediğimi.
Ufkun ötesindeyim
Tekinsiz ölümümle
Koynuma aldığım zaman acı tohumlar serpiştiriyor ruh bahçesine
Kefensiz kitaplar büyüyen yok
Kırk bir yaşıma geldim doğru, şimdi girmeyelim kim daha büyük mevzusuna, sahi kaç yaşındasın, siz de yaşınızı almak için dünyanın güneşin etrafında dolaşmasını bekliyor musunuz, kızma canım, sizli bizli olmak yaşına hürmet insanlar arasında, doğru, unutuyorum kim olduğunu, canım sıkkın değil aslında fakat bu aralar çok fazla vergi bindi üstümüze, duydun mu bilmiyorum enflasyon çok yüksek, keyfin yerinde, satın aldığın yok herhalde, pırıltın daim olsun kardeş, lafın gelişi demedim, tabiî ki kardeşiz, oof girmeyelim kim yarattı yaratmadı tartışmasına, ben inanıyorum nedenini bilmesem de, böyle konuştuğuna göre sizde de inanç var zaar, yine kelimelere takıldın süpermen, ‘zaar’ı ben de burada duydum, onun için söyledim.
Öfkeden! Kazıdıkça çıkan kara
Esmer oğlan dudağı kara
Kalp vurdukça
Kusuyor kara
Ölmek mi ayol sen yaşıyor musun ki ölesin, tamam kardeşiz dedim doğru, gerçekten mi, dur bi dur, hayır hayatını anlat demeyeceğim, sizde cinsiyet var mı, oh en azından böyle bir sorununuz yok. adın var mı, kardeş, biz size tırnak içinde diyoruz onu, peki farklı insanlar sana neler dedi, mesela Aztekler, Sümerler – ha o kadar, hepsi aklında yani, ne akıl ne hafıza arkadaş, valla bravo, senden öğrenecek çok şey var dostum, şaka yapmıyorum, bizden eski buradaki yaşamınız, haliyle öğrenecek çok şey var sizden, bırak bu ölme işini yahu, evet doğru sivrisinek öldürmüşlüğüm var, belki birkaç ağaç, en fazla ot yolmuşluğum, falan filan o kadar, tamam kısa kesiyorum fakat bir taş nasıl öldürülür ben bilmiyorum.
Anam sustu susalı
Gömülmüş dilim ağıtlıyor
kesik başlı kederi
yağmur sunaklayan bulutları
tene tutsak çıplaklığı
Zavallı insanımız, tırnak içinde aşk neye diyorlarsa onun için ölüyor öldürüyor valla, evet sivrisinekleri de yaşama aşkı için öldürdüm, :- ) sizde ne için ölürler, bırak şimdi noktalamayı tonlamayı ilk defa senin gibi biriyle konuşuyorum, kim siker noktalamayı da tonlamayı da, sen cevap ver hele, gerçekten mi, vay be şok oldum, insan, pardon, tamam kaldırdım aramızdaki bu hitap etme halini, böyle bir şey için ölmeyi düşünmek ! garip
Ağaran günün çirkinliğinde
Ölüp ölüp uyanmak suyun akışında
Hıncahınç dolmak sonra unutmak
ve yeniden hatırlamak
Bizde bu akşam bamya var, gel bize gidelim, yok içmiyorum, bilmem hiç sevmedim içmeyi, bazen niyetlenir gibi oluyorum sonra saçma geliyor, tanrı korkusundan mı, öz Türkçeye de hakimsin hani, yakışır – tamam cevap vereceğim bekle, derinlerimde varsa bilmiyorum fakat o kadeh ritüeli bana hep büyükçe gelmiştir, yani o kadar büyüdüğümü hiç düşünmedim, küçük insan büyük şeyler yaşar ama hiç büyümez, o bahsettiğin senin için eski olabilir fakat yarası bizde hep yenidir. büyüterek insan öldürmek insana hastır herhalde.
Kaç kişiyi kendimde yaşadım kara
Sözleri kara
Günden kara geceden kara
Karayazı, karatahta, karasehpa
Ne kadar oldu burada oturalı, hem daha bu konuştuklarımızı yazacağım, ne kadarı aklımda kalır hiç bilmiyorum, belki bir gün okursun, evet komik geldi okuyabileceğini düşünmek, Arminle Rüzgar da denizden çıkıyor, yani, çok seviyorum oğluşlarımı ayaklarına hiç değme olur mu, arkadaşlarına da söyle bizimkiler kumu seviyor, uzak dursunlar, evet benim deniz ayakkabım var ama ben sizden değil nedense yengeç gelir diye tırsıyorum, öyle masum korkularım da var. Gülme! ne zaman görüşürüz bir daha, seni buraya bıraksam, yarın burada olur musun, anladım, peki akışında olsun her şey, yok, seni fırlatmayacağım ama mutlaka zamanın ötesinde ve bir yerde yeniden karşılaşmak isterim. Hoş geldin.