KUŞİNCE / DOĞUKAN ÖZDİL
Mayıs’taydı dünyaya ilk merhaban. Ağlayamıyormuşsun. Oysa bebeğin ricası, itirazı, hasreti ve kavuşması ağlamak. Bir pınar denizden habersiz, deniz belki bu yüzden hep biraz eksik. Bak canım bu, kaderin cilvesi. Sarı parmaklı, sarı dişli, kokulu bir kader. Belki bundandı papatyalardan çekinmen. Soran olmadı… Soran olmuyor küçükler görev gereği gülerken.
Hayatına girip çıkan iki kafa. Hangisi hayranlık bekliyor, hangisi senden büyüklük…
Cevap vermemeliydin.
***
Bir yaz gecesi, sana doğru gelen bendim. Sen mutlu rolünle sahnede ve alkışlar…
Kamp ateşinin uzanamadığı yerde nazlı bir yoldaş, ben… Ne düşündün göz ucunla? Gözlüklü ve kambur ve aslında ben de anlamıyordum. Yıldızların altında, istenmemekten tedirgindir bazı çocuklar… Güneş sisteminde, buruşturulup top yapılmış itirazlarının muğlak yörüngesi… Sen miydin beni görmezden gelen yoksa ben mi gölgeye sığındım o ağacın altında?
Evhamların söylencesini anlatır cırcır böcekleri.
Bana bakmaya gelmemeliydin.
***
Ne sararan yapraklar ne bekleyince geçen hüzün… Sonbaharı seninle, rüzgarlarından tanıdık. Bir hikayen vardı, denizlerin uzaya döküldüğü bir yer varmış. Oraya götürdüğün var ya, o bendim. Sana inandığıma pişman değilim, çocuklara inanmayanlar ters yöne gidiyor. Dönüş yolunu bulamayız diye korkup dünyanın bittiği yerde, bırakamamıştık kendimizi boşluğa. Sınırın üstüne yerleşip belki bulunma umuduyla, birbirimizi rüzgarlarımızdan vurduk.
Kaç yıl ister dost yarası iyileşmeye?
Biz onlardan, dökülen yapraklar kadar topladık ve sen kayboldun.
Çıkmaz sokaklarda yağmur birikti… Yoldaşını aramak kaç yıl sürerse o kadar işte.
***
Geçen kış…Sonra bir kış daha…
Aklıma geldi seni ayak izlerinde aramak. Nerede yürüdün bunca sene? Bu mevsim yollar beyaz kanvas… Badanalı elimde bir pembelik buldum solmaya yakın ama sağım solum ıssız beyaz. Önümde hiçlik aç kurt gibi yol kesmiş. Başımı eğdim. Pes etmek gibi değil de…Belki kelebeklerden biri henüz toprağı unutmamıştır. Orada bir çift ışıklı göz bana bakan…Tırtılın teki gücenmeyi akıl edememiş zamana sanki. Ayağını ayağıma basmış, kalbi elimde bir kuşince…
***
Serçe de yeterince ağırdır tartısı adil olana.
Seni ayaklarımda bulduğumdan, başka ağırlık aramıyorum artık
bastığım yerde durmaya.