LOADING...

En üste git

Nisan 30, 2018

KÜL/ EMRE UÇ

 

Beklesek burda

Gelmezsin biliriz

Yine de beklesek

Söz gelir mi sabaha kadar?

Alıp getirsek sabahı koysak göz ucuna

Koymasına koyarız, beklemesine bekleriz de

Siz gelmeseniz de olur!

Siz gelseniz ne olur

Bir mavi kuş uçumudur şimdi bu kara gece

Göğü doldurur upuzun turunç kanatları

Bir uyarma gibi durur gözlerin akında

Boşalacak ve dinecek:

Yağmur değil,

Yağmur değil

Yağmur değil

Yağgı!

Bir delik açacağım kör uykuna çocuk parmağımla

Kan bürüyecek sözcükleri, ağzımda gül

Tüm delillerini bırakacağım deliliğin ardımda

Ayak izlerimden bul ve böl!

Karanlığı yırtacak adın, bir açsam ağzımı

Bir kırbaç inecek şehrin gövdesine

Bir gürz,

Çelik ve demirden örük yüreğini yalayacak belki.

Yüreğin ama nasıl ve neden bu kadar susuk

Kaç kat çıkılmış görünümsüz körlüğe?

Dilimin altında adın uğultulu bir kuyu

Ey duyargaları ölük açımsız manzara

Kuş uçurulmuş göğün kör avlağı

Uzayan ve kararan gecede

Önce kendine dönüyor her sözcük

sonra ve yine sana.

İçerde çıkan bir yara gibi dilimi yontuyor şimdi adın.

Ey gece;

Ey meme uçlarında zehr. Leş kokusu.

Tenimde taşıdığım karaşın gölge

Uç, uçumla turunç

Ölümü çalışacağız!

Büyüyor, tutamıyorum, düşüyor

Adın ağzımda

Adını ağzımda

Adın ağzımdan.

Adın: Düştü!

 

Loading

Sosyal Ağlarda Paylaş:
Önceki Yazı

SERT ZEMİN / TOM WAİTS

Sonraki Yazı

EDİTÖR / TOZ OLMAK

post-bars

Bir Yorum Yapın